İklim değişikliğiyle mücadelede yetersizlikleri nedeniyle dünya genelinde hükümetlere karşı açılan davaların en önemlilerinden olan Juliana v. Birleşik Devletler davası, 17 Ocak 2020 tarihli kritik bir kararla temyiz mahkemesi tarafından reddedildi.
2015 yılında 21 genç davacı tarafından başlatılan dava, özetle, ABD federal hükümetinin fosil yakıt endüstrisini teşvik etmek ve desteklemek suretiyle iklim değişikliğine katkıda bulunduğu ve dolayısıyla davacıların ABD Anayasası ile korunan yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarını ve ayrıca kamu güveni doktrinini ihlal ettiği iddiasıyla açılmıştı. Özellikle sağlıklı bir iklim hakkının ABD Anayasası bağlamında ilk kez tanınması bakımından büyük önem taşıyan dava, yıllardır Trump hükümeti tarafından birtakım usul taktikleri kullanılarak rafa kaldırılmaya çalışılıyordu.
Trump hükümeti için bir zafer gibi görünen temyiz mahkemesinin bu ret kararının temel gerekçesi, mahkeme tarafından, davaya konu talebin yargı kolunun yetki alanı dışında kalan ve ancak hükümetin yasama ve yürütme kolları tarafından çözülebilecek bir mesele olması şeklinde ortaya kondu. İklim davalarında hükümetlerin elindeki en büyük argüman olarak karşımıza çıkan bu yaklaşımın Juliana davasında da işe yaramış olması, son derece önemli. Mahkeme, davacıların son derece ikna edici bir savunma yaptığını ve sunulan delillerin, ABD hükümetinin “iklim değişikliğine katkısının sadece eylemsiz kalmanın bir sonucu olmadığını” gösterdiğini belirtmekle birlikte, davayı görmenin anayasa çerçevesinde yetkisini aştığını belirtti. Bununla birlikte, mahkeme, “kayda değer miktarda delil gösteriyor ki, federal hükümet yıkıcı iklim değişikliğine neden olabileceğini bile bile fosil yakıtları teşvik etmiştir ve yürürlükteki politikaların değiştirilmemesi çevresel yok oluşu hızlandırabilir” demek suretiyle tehdidin farkında olduğunu gösterdi.
Üç hakimlik panelden 2-1 oyla çıkan karara muhalif hâkim Josephine L. Staton’ın muhalefet şerhi, iklim değişikliğinin boyutlarının ortada olmasına ve davacıların mevcut ve potansiyel zarar ve tehditleri çok iyi ortaya koymalarına karşın gerek hükümetin gerekse mahkemenin meseleye yönelik olarak sergilediği yaklaşımı sert bir dille eleştirdi. Davacıların bilime dayalı iddialarının, geri dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğini ortaya koyduğunu belirten Staton, “eğer davacıların, hükümetin kendi araştırmalarının da desteklediği korkuları haklı çıkarsa, tarih bizi nazikçe yargılamayacak” ifadelerine yer verdi.
Böylesine önemli ve lider bir davanın, içeriğine yönelik tartışmalara girilemeden güçler ayrılığı ilkesi gereğince usulden reddedilmiş olması üzücü olsa da, davacılar kararlılıklarını bozmadılar ve üç hakimlik panel tarafından verilen kararın gözden geçirilmesi için mart ayında tekrar aynı mahkemeye başvurdular. Hakimlerin hukuk yönünden hatalı karar verdiğini savunan davacıların talebinin nasıl sonuçlanacağı ve davanın geleceği şimdilik merak konusu.
Kaynaklar: 1. https://www.climateliabilitynews.org/2020/01/17/juliana-ninth-circuit-youth-climate-lawsuit/
2. https://www.drillednews.com/post/plaintiffs-in-landmark-youth-climate-case-want-their-day-in-court
Fotoğraf: https://www.climateliabilitynews.org/2019/03/04/kids-climate-suit-juliana-briefs-ninth-circuit/