Çevre ve iklim aktivistlerinin devletler ve yıkıcı projelerin sahibi şirketler tarafından tehdit ve baskılara maruz kalması yeni bir olgu değil. Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde, şirketlerin ekonomik çıkarları karşısında doğanın ve yaşam alanlarının korunmasını talep eden yaşam savunucuları, polisin ve özel güvenliğin saldırıları ve ceza davaları ile karşılaşıyor, ekonomik kalkınma karşıtları ve hatta hain olarak yaftalanarak hedef alınıyor.
Özellikle polise mukavemet, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü, mala zarar verme ve hatta terör propagandası gibi iddialarla ceza davası açarak hak savunucularını caydırmaya ve sindirmeye çalışmak pek çok devletin başvurduğu bir politika. Bu politika zaman zaman devlet yapılanmasındaki güç sahibi kişilerin çıkarlarını korumak, zaman zaman da özel şirketlerin çıkarlarını korumak için kullanılıyor. Son yıllarda şirketler tarafından sıkça kullanılan bir başka yıldırma stratejisi ise ceza davaları ile ‘uslanmayan’ sivil toplum kuruluşları ve aktivistlerin finansal ve insan kaynaklarını tüketmek amacıyla dayanaktan yoksun davalar açmak. Bu davaların esas gayesi, davanın şirket aleyhine sonuçlanarak ‘adaletin tesis edilmesinden’ ziyade davanın reddedileceğini bilerek veya göze alarak davanın görülmekte olduğu süre boyunca sivil toplum kuruluşu ve aktivistlerin kaynaklarını ve dikkatlerini bu dava ile meşgul etmek ve böylece eleştiri konusu olaya karşı ses çıkarmalarına engel olmak. Bu tür davalar uluslararası alanda ‘strategic lawsuits against public participation’ (SLAPP) yani ‘kamunun katılımını engelleme amaçlı stratejik davalar’ olarak biliniyor.
Bu tür davalara, cinsel tacizi açık eden bireylere karşı hakaret davası açılmasından tutun da yolsuzluk skandallarını ortaya çıkaran gazetecilere tazminat davası açılması dahil kamuyu ilgilendiren her türlü meselede rastlamak mümkün. Bu davalardan medyaya en çok yansıyanlardan biri, şahsına ve şirketine yönelik ortaya attığı ‘asılsız iddialar’ sebebiyle manevi zarara uğradığı gerekçesiyle kömür devi Murray Energy CEO’sunun komedyen John Oliver’a karşı açtığı tazminat davası. Bu dava ilk derece mahkemesi tarafından reddedildikten sonra karar, Murray Energy CEO’su tarafından temyiz edildi ve davanın açıldığı tarihten yaklaşık iki sene sonra da dava geri çekildi. Sonuç olarak bu dava, davalı taraf aleyhine sonuçlanmamış olsa da davalı tarafın yaklaşık 200 bin dolarlık dava gideri ödemesine sebep oldu. SLAPP davaları gerçekten de özellikle avukatlık ücretleri ve diğer dava giderlerinin oldukça yüksek olduğu ve fahiş tutarlı manevi tazminat davalarının yaygın olduğu ABD gibi hukuk sistemlerinde davalılar açısından finansal yıkıma sebep olabiliyor. Bunun yanı sıra her türlü dayanaktan yoksun davaların bile reddedilmesi bazı durumlarda birkaç seneyi bulabiliyor. Dolayısıyla en temelsiz davanın bile reddedilmesini sağlamak için davalıların en azından 1-2 sene boyunca finansal kaynaklarını ve dikkatlerini bu davaya yönlendirmesi gerekiyor. Buna bir de yargı bağımsızlığının zayıf olduğu ülkelerde her tür dayanaktan yoksun davaların bile çıkar ve güç sahibi kişiler lehine sonuçlanabileceği ihtimali eklenirse bu tür davaların hak savunucuları üzerinde oldukça caydırıcı bir etkiye sahip olması kaçınılmaz.
Yıllardır çevre mücadelesi içinde yer alan, birçok yerel gruba hukuki destek ve sahada kampanya desteği veren Greenpeace de birçok çevre örgütü ile beraber geçtiğimiz yıllarda SLAPP davalarıyla boğuştu. ABD’nin Kuzey Dakota eyaleti, 2016 ve 2017 yıllarında Standing Rock Sioux Kabilesi’nin su kaynaklarından geçen Dakota Access petrol boru hattı çalışmaları sebebiyle birçok çevreci protestoya ev sahipliği yapmıştı. Obama, başkanlığının son ayında projenin durdurulması ve alternatif bir güzergah bulunması yönünde bir karar vermiş; ancak Trump başkanlığa geldikten sonra ilk icraatlarından biri boru hattının tamamlanması yönünde bir kararname çıkarmak olmuştu[1]. Ağustos 2017’de boru hattının inşası tamamlandıktan sonra projenin sahibi şirket Energy Transfer, 2017 yılında içlerinde Greenpeace’in de bulunduğu bir grup sivil toplum kuruluşuna ve Standing Rock Kabilesi’nden protestoculara karşı hakarete ilişkin hükümler ile mafya ve suç çetelerini soruşturmak için çıkarılmış bir yasaya (Racketeering Influenced and Corrupt Organizations Act) dayanarak 900 milyon dolar tutarında bir dava açtı. 231 sayfalık dava dilekçesinde şirket, davalı sivil toplum kuruluşlarının ‘eko-terörizm’ faaliyetlerini kışkırttığı,yönettiği ve ayrıca şirket hakkında karalama kampanyası yürüttüğü iddialarında bulundu. Komplo teorisi niteliğinde asılsız iddialar içeren bu dava Şubat 2019’da davanın görüldüğü ilk derece federal mahkemesi tarafından reddedildi[2]. Ancak kısa bir süre sonra şirket, Greenpeace ve diğer kuruluşların kaynaklarını sonunda kadar tüketmediği sonucuna varmış ki bu sefer de aynı davayı eyalet mahkemeleri önünde açtı[3].
Bu dava Greenpeace’in karşılaştığı ilk dava değil. Mayıs 2016’da Greenpeace’in de içinde olduğu bir grup sivil toplum kuruluşu ve bu kuruluşların beş çalışanına karşı orman ürünleri şirketi Resolute Forest Products benzer iddialarla 300 milyon dolarlık bir tazminat davası açmıştı[4]. Bu dava da benzer bir şekilde sivil toplum kuruluşlarının, şirketin Kanada’daki hassas orman bölgelerine zarar verdiğine yönelik büyük bir kampanya yürütmesi ve şirket operasyonlarını kamu önünde eleştirmesini takiben açılmıştı. Tahmin edebileceğiniz üzere Greenpeace’i bir suç örgütü, çevre aktivizmini ve ifade özgürlüğünün kullanılmasını da illegal bir faaliyet olarak göstermeye çalışan bu dava Ekim 2017’de reddedildi[5]. Greenpeace ve davalı diğer birçok sivil toplum kuruluşu 2016-2019 yılları arasında bu tür asılsız SLAPP davaları nedeniyle finansal kaynağının oldukça yüklü bir kısmını buna ayırmak ve insan kaynaklarını da bu davalarla ilgilenmek üzere yönlendirmek durumunda kaldı. Üstüne üstlük aynı şirket 2013 yılında Greenpeace’e ve iki çalışanına karşı hakaret iddiasıyla 7 milyon dolarlık başka bir tazminat davası daha açmıştı. Bu davalarla uğraşmanın Greenpeace için neredeyse tam zamanlı bir iş haline dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz.
Bu tür davalar yalnızca Greenpeace gibi büyük ölçekli kuruluşları ve sadece ABD’deki çevre mücadelesini etkilemiyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ABD’li şirketlerin yol açtığı çevresel yıkıma karşı ABD mahkemeleri önünde adalet arayan gruplar ve onların avukatları da şirketler tarafından SLAPP davaları ile susturulmaya çalışılıyor. Bunun en önemli ve belki de en yıkıcı sonuçlara yol açan örneklerinden biri petrol şirketi Chevron’un Ekvadorlu çevre aktivistleri, petrol kirliliği mağdurları ve onların avukatlarına karşı açtığı davalar. Ekvadorlu grup, Texaco şirketinin (bu şirket 2001’de Chevron tarafından devralındı) Amazon’daki petrol sızıntısının çevre ve insan sağlığı üzerinde yol açtığı yıkıcı etkilere karşı hala sonuçlanamayan uzun mücadelesine 1993 yılında başladı. Bu tarihten itibaren Ekvador ve ABD, daha sonra da başka hukuk sistemlerinin mahkemelerinde çeşitli iddia ve taleplerle Ekvadorlu grup ve Chevron tarafından onlarca dava açıldı. Bu davaların tamamından burada bahsetme imkanımız yok çünkü hepsi başlı başına bir yazı konusu olabilecek öneme sahip[6]. Burada sadece bu yazının konusu açısından öneme sahip olanlardan bahsedelim.
1993’ten 2003’e kadar davaya bakmaya hangi ülke mahkemelerinin yetkili olacağına dair ABD mahkemeleri önünde süren uzun bir tartışmadan sonra 2003 yılında davanın Ekvador mahkemeleri önünde görülmesi gerektiği konusunda anlaşıldı ve Chevron Ekvador mahkemelerinin yetkisini kabul etti. Ancak davayı kaybedeceğini anlayan Chevron, Ekvador’daki tüm mal varlığını sattı ve 2009 yılında şirketleri milyon dolarlık davalardan kurtarmakla ün yapmış ve daha önce pek çok kez karşı tarafı tehdit etmek ve sindirmekle itham edilmiş bir hukuk bürosuyla anlaşarak yıldırma stratejisine başladı. Bu sırada Ekvador mahkemeleri Chevron’u yarattığı çevre kirliliği ve yıkım sebebiyle 9.5 milyar dolar tazminata mahkum etti. 2011 yılında Chevron, Ekvadorlu grubun ABD’li avukatı Donzinger ve iki Amazon köylüsüne karşı yukarıda da bahsettiğimiz mafya ve suç çetelerini soruşturmak için çıkarılmış bir yasaya dayanarak milyar dolarlık bir tazminat davası açtı. Tüm bu davalar Ekvadorlu aktivist grubun ve avukatları Donzinger’in tüm mali kaynaklarını tüketti. Her türlü hukuksuzluğun yaşandığı, hakimin açıkça şirket lehine tavır aldığı ve Chevron tarafından ödeme yapılan tek bir tanığın en önemli kanıt olarak sunulduğu dava sürecinin sonunda mahkeme Donzinger’i şantaj, tehdit, dolandırıcılık, Ekvadorlu hakimlere rüşvet verme ve tanıkları korkutma gibi inanılması güç konularda suçlu buldu[7]. 2016 yılında bu karar istinaf mahkemesi tarafından onandı. Hukuki süreç hala devam ediyor ve Ekvadorlu grup hala lehlerine verilen 9.5 milyar dolarlık tazminat kararını uygulayabilmiş değil. Öte yandan Chevron’un yürüttüğü karalama kampanyası ve asılsız davalar sonucunda Donzinger şu anda meslekten ihraç edilmiş, hesapları dondurulmuş ve elektronik kelepçeye bağlanmış bir şekilde adaletin tesis edilmesini bekliyor.[8]
Kötü haber ise Chevron gibi fosil yakıt ve maden devlerinin yıldırma politikalarına harcayabilecekleri sınırsız mali kaynaklarının olması. Chevron’un Ekvador mahkemesinin tazminat kararının uygulanmaması için şu ana kadar yaklaşık 2 milyar dolar harcadığı tahmin ediliyor[9]. Chevron aynı zamanda sera gazı emisyonlarına ve dolayısıyla iklim değişikliğine tarihsel katkısı en yüksek olan şirketlerden biri. Benzer bir durumda bu katkının hesabını vermemek konusunda da aynı derecede ısrarcı olabilir.
ABD’nin 31 eyaletinde anti-SLAPP yasaları bulunuyor ve bu yasalar
sivil toplumu susturma amaçlı asılsız davaların davanın erken bir aşamasında
reddedilmesine olanak veriyor[10]. Ancak
bazı eyaletlerde henüz böyle bir yasa bulunmaması şirketlerin bu eyaletlerde
dava açarak sivil toplum kuruluşları ve
aktivistleri hedef almasını kolaylaştırıyor.na imkan
veriyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise henüz
böyle anti-SLAPP yasaları bulunmuyor ve birçok sivil toplum kuruluşu bu
yasaların çıkarılmasını talep ediyor.
Her ne kadar burada ABD dışındaki davalardan bahsetmemiş olsak da AB ülkeleri,
Kanada, Avustralya, Tayland ve Güney Afrika’da dahil olmak üzere sivil toplumu
susturmak ve yıldırmak amaçlı açılmış pek çok SLAPP davası var.[11]Önümüzdeki yıllarda sivil toplumun ve hak savunucularının
tüm kaynaklarını bu tür davalara harcamasına engel olmak için devletlerin ve
sivil toplumun acil olarak harekete geçmesi ve hukuk sisteminin bireylerin en
temel haklarından biri olan ifade özgürlüğünü kısıtlamak için suistimal
edilmesinin önüne geçmesi gerekiyor.
[1] Bkz. Washıngton Post, Dakota Access Pipeline owner sues Greenpeace, arguing it broke organized crime law (22 Ağustos 2017). https://www.washingtonpost.com/news/powerpost/wp/2017/08/22/dakota-access-pipeline-owner-sues-greenpeace-arguing-it-broke-organized-crime-law/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[2] Bkz. Greenpace, Federal Court Dismisses $900 Million Pipeline Company Lawsuit Against Greenpeace (14 Şubat 2019) https://www.greenpeace.org/usa/news/federal-court-dismisses-900-million-pipeline-company-lawsuit-against-greenpeace/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[3] Bkz. ACLU, The Dakota Access Pipeline Company Is Abusing the Judicial System to Silence Dissent (1 Mart 2019) https://www.aclu.org/blog/free-speech/rights-protesters/dakota-access-pipeline-company-abusing-judicial-system-silence (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[4] Bkz. Greenpace, The Resolute vs. Greenpeace Lawsuits. https://www.greenpeace.org/usa/resolutelawsuits/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[5] Bkz. Greenpace, Federal Court Dismisses Resolute SLAPP Suit Against Greenpeace (16 Ekim 2017). https://www.greenpeace.org/usa/news/federal-court-dismisses-racketeering-case-against-greenpeace/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[6] Tüm dava süreci için bkz. Business & Human Rights Resource Center, Texaco/Chevron Lawsuits. https://www.business-humanrights.org/en/texacochevron-lawsuits-re-ecuador (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[7] Detaylı bilgi için bkz. Greenpeace International, Chevron’s SLAPP suit against Ecuadorians: corporate intimidation (11 Mayıs 2018). https://www.greenpeace.org/international/story/16448/chevrons-slapp-suit-against-ecuadorians-corporate-intimidation/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[8] Bkz. The Intercept, How the environmental lawyer who won a massive judgment against Chevron lost everything (29 Ocak 2020) https://theintercept.com/2020/01/29/chevron-ecuador-lawsuit-steven-donziger/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[9] Bkz. Greenpeace International, Chevron’s SLAPP suit against Ecuadorians: corporate intimidation (11 Mayıs 2018). https://www.greenpeace.org/international/story/16448/chevrons-slapp-suit-against-ecuadorians-corporate-intimidation/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[10] Bkz. Reporters Committe for Freedom of Press, Anti-SLAPP Guide. https://www.rcfp.org/anti-slapp-legal-guide/ (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)
[11] Detaylı bilgi için bkz. Business & Human Rights Resource Center, Lawsuits: SLAPPs. https://www.business-humanrights.org/en/law-lawsuits/lawsuits-regulatory-action/lawsuits-slapps (Son erişim tarihi: 4 Mart 2020)