Serde Atalay
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin denetleme organı niteliğindeki Taraflar Konferansı’nın 25.’si, iklim aktivistlerini büyük ölçüde hayal kırıklığına uğratan şekilde son derece zayıf bir dille ve Paris Anlaşması’nın uygulanmasını güçlendirmeye yönelik sıfıra yakın katkıyla sona erdi.[1] Bu not saklı kalmak üzere, Konferans’ın bu seneki odak noktalarından bir tanesi, iklim kriziyle mücadele hareketinde lider pozisyonunda bulunan ve iklim krizinin riskleri karşısında gelecekleri doğrudan tehdide maruz kalan çocukların, mücadeledeki lider pozisyonunun vurgulanması oldu.[2]
Konferans’ın 9 Aralık’ta UNICEF ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ortaklığında gerçekleştirilen oturumunda, beş farklı ülkeden beş çocuk ve ülke temsilcilerinin de eşliğinde ‘Çocuklar, Gençlik ve İklim Hareketi Hükümetler Arası Bildirisi’ bir grup devlet tarafından imzalanmak suretiyle görücüye çıktı.[3] Çocukların iklim hareketindeki öncülüğünün BM liderleri tarafından vurgulandığı Konferans’ta,[4] Türkiye, genel olarak iklim kriziyle mücadele ve özellikle çocukların önderliği bağlamında yine zayıf bir ses olarak yer aldı.
Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede gösterdiği ciddiyetsizlik ve isteksizlik, çocukları merkezine alır görünen 25. Taraflar Konferansı’nın bağlamı içerisinde görülmeli. Zira hatırlanacak olursa, çok yakın zamanda, 23 Eylül 2019’da on iki farklı ülkeden on altı çocuk Türkiye’yi BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin denetleyici organı olan Çocuk Hakları Komitesi’ne şikâyet etmişti.[5] Şikâyetin konusu, Türkiye’nin, şikâyete muhatap olan diğer dört ülke[6] ile birlikte son derece tehlikeli iklim krizi tehdidini kötüleştiren büyük karbon emitörlerinden biri olduğu, dolayısıyla da çocukların BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen sağlık, yaşam ve kültür hakları ile “çocuğun üstün yararı” ilkesini ihlal ettiği idi.[7]
Hem şikâyetin içeriği hem de kullanılan mekanizmanın iklim değişikliğiyle mücadelede işletilen hukuki mekanizmalar arasında bir ilk teşkil etmesi bakımından tarihi bir önem arz eden bu başvuru, Türkiye cephesinde, Hükümet seviyesinde şu ana kadar kendine bir muhatap bulabilmiş değil. Ülke genelinde söz konusu başvuruya karşı verilen, eksik ve yanlış bilgilere dayalı romantik ve temelsiz tepkiler bir kenara bırakılırsa, başvurunun resmi makamlar nezdinde adeta yok sayılması konunun ülkede arz ettiği önemin ne noktada olduğunu çarpıcı şekilde gösterdiği gibi, Türkiye’nin iklim politikalarını gözden geçirme konusunda önemli bir fırsatı tekrar kaçırmanın eşiğinde olduğuna işaret ediyor. Zira basından takip edebildiğimiz kadarıyla, Türkiye’nin Konferans’taki varlığı yine büyük ölçüde ülke sınıflandırmasının değiştirilmesi vurgusuna odaklandı. Türkiye’ye karşı yapılan şikâyet konusunda Konferans süresince Türkiye cephesinden herhangi bir açıklama ya da en basit bir söylem dahi duymamız ise yine mümkün olmadı.[8]
Çocukların,
geleceklerini tehdit eden iklim krizinin çözülmesine yönelik meşru beklentileri
ve talepleri güçlendikçe ve buna zıt şekilde hükümetler yerinde saydıkça, olan
ile olması gereken arasındaki uçurum, kapatılması gittikçe zorlaşan bir şekilde
büyüyor. İklim krizi konusunda planlı ve odaklı bir mücadele perspektifinden
mahrum olan Türkiye ise, uluslararası hukuk nezdinde on altı çocuğun insan
haklarını ihlal ettiği iddia edilen bir ülke olduğunun halen bilincine varmamış
görünmekle, genel olarak iklim krizi ve özel olarak Paris Anlaşması nezdindeki
ilgisizliğini ne yazık ki bir kez daha ortaya sermiş bulunuyor.
[1] Julia Conley , ‘In Final Hours, COP 25 Denounced as ‘Utter Failure’ as Deal is Stripped of Ambition and US Refuses to Accept Liability Climate Crisis’ (Common Dreams, 14 Aralık 2019) < https://www.commondreams.org/news/2019/12/14/final-hours-cop-25-denounced-utter-failure-deal-stripped-ambition-and-us-refuses> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
Ayrıca bakınız, 100’e yakın sivil toplum örgütünün Konferans’ın yetersizliğini eleştiren ortak bildirisi: ‘Statement on COP25’ (14 Aralık 2019) <https://demandclimatejustice.org/2019/12/14/statement-on-cop25/> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[2] Fiona Harvey, ‘COP25 climate summit: put children at heart of tackling crisis, UN says” (The Guardian, 9 Aralık 2019) < https://www.theguardian.com/environment/2019/dec/09/cop25-climate-summit-put-children-at-heart-of-tackling-crisis-says-un> 14 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[3] UNICEF Basın Bildirisi, <https://www.unicef.org/turkey/en/press-releases/cop-25-young-climate-activists-call-urgent-action-climate-crisis-unicef-ohchr-event> 14 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
Bildiri metni için: <https://www.voicesofyouth.org/campaign/cop25-join-declaration-children-youth-and-climate-action> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[4] ‘Climate change: COP25 recognises that children are leading climate activism’ (BBC, 10 Aralık 2019) < https://www.bbc.co.uk/newsround/50714878> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[5] ‘Çocuklar vs. İklim Krizi’, orijinal ismiyle ‘Children vs. Climate Change’. Resmi internet sayfası: <https://childrenvsclimatecrisis.org/> 14 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[6] Arjantin, Almanya, Fransa, Brezilya.
[7] Spesifik olarak bu ülkelerin şikâyet edilmesinin gerekçesi, söz konusu şikâyet mekanizmasının işletilmesini sağlayan, BM Çocuk Hakları Sözleşmesine Ekli İhtiyari Protokol’ü imzalayarak bu mekanizma altında denetlenmeye bağlayıcı biçimde rıza gösteren ülkeler arasında en fazla karbon salımında bulunanların bu devletler olmasıdır. Zira Protokol’ü imzalamayan bir devletin, dev bir karbon emitörü olsa da bu mekanizma nezdinde şikâyet edilmesi uluslararası hukuk uyarınca mümkün değildir (örneğin ABD, Çin, Hindistan gibi).
Şikayet dilekçesine erişmek için: <https://childrenvsclimatecrisis.org/wp-content/uploads/2019/09/2019.09.23-CRC-communication-Sacchi-et-al-v.-Argentina-et-al-Redacted.pdf> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.
[8] ‘Türkiye Cephesinde Yeni Bir Şey Yok: “Gelişmişlik Düzeyimize Göre Sınıflandırılmalıyız” (İklim Haber, 10 Aralık 2019) <https://www.iklimhaber.org/turkiye-cephesinde-yeni-bir-sey-yok-gelismislik-duzeyimize-gore-siniflandirilmaliyiz/> 15 Aralık 2019 tarihinde erişildi.