Bilindiği üzere son yıllarda aralarında ExxonMobil ve Shell’in de bulunduğu petrol devlerinin çok uzun yıllardır iklim değişikliği, bunun muhtemel etkileri ve kendilerinin yürüttükleri fosil yakıt eksenli faaliyetlerin iklim değişikliği bakımından oynadığı rol konusunda bilgi sahibi olmasına karşın bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmadığı iddiası konuşuluyor. Kamuoyunu yanlış bilgilendirme, bilgiyi gizleme ve fosil yakıt üretimini sürdürerek olumsuz iklim değişikliğini kötüleştirme gibi pek çok cepheden hukuka aykırılık iddiasına maruz kalan bu şirketlerle alakalı olarak son dönemde gündeme gelen iki gelişme ön plana çıkıyor.
ABD’de 2016’dan bu yana Exxon iki farklı savcılık bünyesinde aleyhine yönlendirilen (sivil) soruşturma talepleri ile karşı karşıya. Soruşturmaların özünü, Exxon’un 1976 kadar eski bir tarihten bu yana CO2 emisyonları ve bu emisyonların iklim değişikliğine etkileri konusunda sürdürdüğü detaylı araştırmaların ve (bununla sınırlı olmamakla birlikte) özellikle fosil yakıtların bu noktada oynadığı role ilişkin araştırmaların sonuçlarını gizli tutup tutmadığının, ayrıca ticari faaliyetlerini ne ölçüde bu araştırmalara göre şekillendirdiğinin tespit edilmesi oluşturuyor.
Exxon, soruşturmanın devamını ve soruşturmanın sürmesi için kritik önem arz eden belgelerin savcılığa verilmesini mahkemeler nezdinde devamlı önlemeye çalışsa da görünen o ki pek başarılı olamıyor. Zira New York başsavcısı tarafından Exxon aleyhine geçtiğimiz Ekimde açılan davadan sonra, Massachusetts eyaleti başsavcılığı tarafından ABD Yüksek Mahkemesi’ne yapılan talep doğrultusunda Mahkeme, 7 Ocakta ExxonMobil tarafından ilgili belgelerin inceleme için savcılığa verilmesi gerektiğine hükmetti. Savcılığın erişimine açılacak bu belgeler soruşturmanın gidişatını belirleyecek ve Exxon’un iklim değişikliği konusunda yıllardır ne ölçüde ve kapsamda bilgi sahibi olduğunu ortaya çıkaracak.
Bir diğer önemli gelişme ise, Shell cephesinde yaşandı. Hollanda’da Friends of the Earth Hollanda liderliğindeki yedi önemli çevre ve insan hakları örgütü, 12 Şubatta bir açıklama yayınlayarak, eğer ticari faaliyet modelini Paris Anlaşması hükümleri ile uyumlu hale getirmezse 5 Nisan’da (Royal Dutch) Shell’e karşı dava sürecini başlatacaklarını duyurdular. Böyle bir potansiyel dava, iklim mücadelesinde bir sınır taşı olma özelliğini taşıyacak, çünkü doğrudan bir özel şirketin ticari faaliyet modelinin genel olarak hukuka aykırılığı iddiasıyla açılan ilk dava olacak. Hollanda hukuku uyarınca şirketin insan haklarına ve çevreye saygılı olarak gerekli özen standardına uygun (“due diligence”) şekilde ticari faaliyetlerini sürdürmekle yükümlü olduğu savına dayanan bu potansiyel dava, özellikle Avrupa’da şirketlerin özen yükümlülüklerine ilişkin yasal düzenlemelerin gündeme geldiği bir dönemde açılması bakımından da önem taşıyabilir.
Fotoğraf: https://unsplash.com/photos/XLFu0PM5Qsg