İZDEMİR Enerji Santrali II 2. Ünite ÇED olumlu kararı iptali davasında verilen iptal kararına gelmeden önce süreçten ve İZDEMİR Enerji Santrali II 1. Ünite ÇED olumlu kararı iptali davasından bahsetmek yerinde olacak.
İzmir ili Aliağa ilçesi Horozgediği Köyü Nemrut Caddesi mevkiindeki İZDEMİR Enerji Elektrik Üretim A.Ş tarafından yapılması planlanan İZDEMİR Enerji Santrali-II(350 MWe) İkinci Ünite İlavesi(350MWe/885MWt) projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 19.02.2016 tarih ve 41114 sayılı işlemiyle verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı’nın iptali istemiyle odalar, yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından açılan dava İzmir 1. İdare Mahkemesi 2016/466 E numaralı dosya kapsamında görülmekteydi.
İZDEMİR Enerji Santrali II 2. Ünite projesinin birçok faaliyet ünitesi 1.Ünite ile ortaktır. İZDEMİR Enerji Santrali II 1.Ünite, 17.06.2010 tarihinde ÇED Olumlu kararı almış ve 2013 yılında işletmeye alınmış bir faaliyettir. I. Ünite ÇED olumlu kararı iptali davası[4] ise II. Üniteye ÇED olumlu kararı verildiğinde henüz sonuçlanmamıştı. 2. Ünite ÇED olumlu kararı iptali davası sürerken 1. Ünite ÇED olumlu kararı; İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin, 16.12.2016 tarihli ve 2015/1758 E, 2016/1593 K numaralı kararı ile iptal edildi.
Mahkeme kararıyla[5], 2014 yılından bu yana faaliyette olan İZDEMİR Enerji Santrali’nin dava konusu edilen ÇED Raporunun faaliyetin arkeolojik sit alanlarına etkisini, kümülatif olarak gerçekleşecek çevresel-sosyal etkiyi ele alacak risk analizini ortaya koyan nitelikte olmadığı, kül ve cüruf depolama sahasına dökülen atıkların, alanın zeytinlik alan olması sebebiyle, birçok olumsuz çevresel ve sosyal etkisi olduğu ve raporun risklere dair önlemleri de içermediği ortaya konulmuş ve santral alanı ve bulunduğu bölgenin çevresel taşıma kapasitesi, sınırlarını aşmış durumda olduğunun tespiti yapılmıştı.
Bu karar açıkça enerji santrali yer seçiminin yanlışlığını vurgulamaktaydı. Ayrıca karar sadece 1. Ünite için değil 2. Ünite ÇED olumlu kararı için de önemliydi. Çünkü ortak birçok faaliyet alanının hukuka aykırılığını, yer seçimi yanlışlığını ortaya koyan ve ana üniteyi hukuka aykırı kılan bir mahkeme kararı bilirkişi keşfine ihtiyaç duyulmadan 2. Ünitenin ÇED olumlu kararını iptale olanak tanır nitelikteydi. Ancak İzmir 1. İdare Mahkemesi yaptığı duruşmanın ardından bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi. Hukuken bilirkişi keşfi yapılmadan iptal kararı verilmesini bekleyen biz davacıların beklentisi gerçekleşmemiş, nitekim bilirkişi keşfi için tarih verilmişti.
Biz bilirkişi keşfini bekleye duralım her zaman yavaş olduğundan yakınılan bürokrasi hızlı işlemiş ve Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2009/7 sayılı Genelgesi kapsamında 1. Üniteye 1 ay içerisinde yeniden 22 Mart 2017 tarihinde ÇED olumlu kararı verilmişti. 2009/7 sayılı Genelge kapsamında 1. Üniteye yeniden ÇED Olumlu Kararı verilemeyeceği çünkü yer seçimi yanlışlığının bir eksiklik olarak değerlendirilemeyeceği, planlama hatası olarak görülmesi gerektiği ayrıca yeniden hazırlanan ÇED raporunun 2. Üniteyi de içermesi gerektiği İnceleme Değerlendirme Toplantısı’nda itiraz olarak sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar tarafından sunuldu.[6]Ancak tüm bu itirazlara, hukuki ve bilimsel gerçekliğe rağmen ÇED olumlu kararı verildi ve 1. Ünite’nin 2009/7 sayılı Genelge kapsamında verilen ÇED olumlu kararı da sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar tarafından dava edildi.
Bugün gelinen durumda 2. Ünite ÇED olumlu kararı, bilirkişi keşfinden ve davacılar lehine sunulan bilirkişi raporundan sonra 1. Ünitenin ilk ÇED olumlu kararının iptal gerekçeleriyle aynı gerekçelerle iptal edildi. Mahkeme kararında;[7] hava kirliliğinin aşılması ve aşılması muhtemel durumlar, zeytinlik alanların mevcudiyeti ve arkeolojik alanların varlığı iptal sebebi olarak sunuldu. Aslında 1. Ünite ve 2. Ünite ÇED olumlu kararları iptali için verilen bu kararlar alanda termik santral faaliyeti yürütülemeyeceği açıkça ortaya koymaktadır.
1. Ünite için verilen ilk karar ve 2.Ünite kararı sadece İZDEMİR Enerji Santrali için emsal karar niteliği taşımamakta aynı zamanda Aliağa bölgesinin profilini çizmektedir. Hava kirliliği ve sınır değerlerin aşılması, bölgenin arkeolojik alanlara yakınlığı, tarım alanları ve zeytinlik alanların varlığı Aliağa bölgesindeki tüm faaliyetlerin denetime tabi tutulması gerektiğini göstermektedir.
Bu mahkeme kararlarına rağmen İZDEMİR Enerji Santrali II 1. Ünite halen çalıştırılmaktadır. Hukuken dayanağı ise 2009/7 sayılı Genelge’dir. Bu genelgeye dayanılarak alınan ÇED olumlu kararının 1. Ünitenin faaliyetini hukuka uygun kıldığı düşünülmektedir. Ancak 2. Ünite’nin ÇED olumlu kararının iptali 1. Ünite faaliyetini de hukuka aykırı kılmıştır. Çünkü bu iki ünitenin birçok faaliyet ünitesi ortaktır. Nitekim atık depolama tesisinin zeytinlik alan çevresinde olması yine arkeolojik alan için yapılan yaptırılan araştırmaların iki ünite için de aynı olması, keza hava kirliliğinin ve sınırı aşmış olmasının tüm santralleri ilgilendirmesi sebebiyle 1. Ünitenin derhal faaliyetin durdurulması gerekmektedir.
Ayrıca yinelemekte fayda var ki yaklaşık 4 yıl boyunca hukuka aykırı karara dayanılarak İZDEMİR Enerji Santrali II 1. Ünite faaliyet yürütmüş ve bu 2016 yılında mahkeme kararı ile belgelenmiştir. Bu kararları biz projenin hukuka aykırılığı olarak okusak da aslında bu kararların bir diğer söylediği şey Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hukuka aykırı bir izin verdiğidir.
Bugün çevre ve kent mücadelesi veren birçok yurttaşın, kurumun yakındığı temel konu mahkeme kararlarına rağmen devam eden projeler, mahkeme kararı verilene kadar yaşanan tahribatlardır. İptal kararlarını idarenin hukuka aykırı izin verdiği değerlendirmesini bir kenara atmadan okuduğumuzda çevre mücadelesinin bir parçası olan hukuk mücadelesi ÇED olumlu kararlarının iptali davalarının ötesine taşınır. Bu durum da bizim mahkeme kararlarına rağmen devam eden projelerle, mahkeme kararı verilene kadar yaşanan çevresel tahribatla mücadele etmemizi kolaylaştırır. Hukuka aykırı izin sonucunda oluşan çevre tahribatı, insan sağlığı etkileri ve her şeyin dışında aile ve özel yaşamda yaşanan huzursuzluk bir tazminat hukuku konusunu oluşturur. Hukuka aykırı verilen izin ise görevi ihmal suçu ile bizi karşı karşıya bırakır ve ceza kanunu devreye sokar.
İZDEMİR Enerji Santrali ise bu örneklerden sadece biri. 4 sene işletildikten sonra hukuka aykırı olduğu kararına varıldı. Eksiklik denilen temel yer seçimi yanlışlığı göz ardı edilerek yeniden ÇED Olumlu kararı verildi. Bugün 4 yıl hukuka aykırı işletmenin tazmini ve verilen izne ilişkin ceza hukukunun işletilmesi gerekmektedir. Ayrıca 2. Ünitenin iptal kararına dayanılarak 1. Ünitenin ÇED olumlu kararı davasında iptal kararının verilmesi beklenmeden faaliyetin durdurulması istenilmelidir.
İZDEMİR Enerji Santrali II 2. Ünite ÇED olumlu kararı İzmir için Aliağa için büyük bir kazanım olmakla birlikte denetim mekanizmalarının işlerliğini sağlamak idarenin hesap verilebilirliğini sağlamak ve hukuk mücadelesini ÇED olumlu kararı iptali davası kıskacından kurtarmak için tüm çevre mücadelesine emsal oluşturabilecek niteliktedir.
[1] İzmir 1. İdare Mahkemesi 2016/466E
[2] İzmir 1. İdare Mahkemesi 12.10.2017 tarih, 2016/466E 2017/1620 K
[3] İzmir 2. İdare Mahkemesi, 16.12.2016 tarihli ve 2015/1758 E, 2016/1593 K
[4] İzmir 2. İdare Mahkemesi, 2015/1758 E
[5] İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin, 16.12.2016 tarihli ve 2015/1758 E, 2016/1593 K
[6] Fevzi Özlüer, Hülya Yıldırım, Cömert Uygar Erdem, İZDEMİR Enerji Santrali-II ÇED Süreci Hakkında Hukuki Değerlendirme, Mart 2017 https://iklimadaleti.org/?p=aktivistin-zulasi&n=izdemir-enerji-santrali-II, Son Erişim Tarihi:09.12.2017
[7] İzmir 1. İdare Mahkemesi 12.10.2017 tarih, 2016/466E 2017/1620 K