• eminbaristarim
  • Yorum yapılmamış

Kent Bostanları ve Gıda Üretim Modeli

Arca Atay Bursa’da yaşayan bir ziraat mühendisi. Nilüfer Belediyesi kapsamında yürütülen kent bostanları çalışmasını sürdürüyor. Bugüne kadar pek çok gıda, ekoloji ve çevre grubu içinde tohum, toprak ve gıda geleceğinin korunması için de çalışmaları oldu. Kendisiyle kent bostanları, tohum kütüphanesi ekseninde nasıl bir gıda üretim sistemine ihtiyaç duyduğumuzu konuştuk. (editörden)

Bursa Nilüfer Belediyesi Bünyesinde “Tohum Kütüphanesi” ve “Kent Bostanları” Oluşturuyorsunuz, Nedir Bu Tohum Kütüphanesi ?

Türkiye içinden ya da dışından topladığımız çeşitli bitki tohumlarının sergilendiği ve dağıtıldığı bir mekan tohum kütüphanesi. Böyle bir mekanın alt yapı çalışmaları ve çeşit denemeleri derneğimiz EKODER tarafından yaklaşık on yıldır yapılmaktaydı. Gerek dolaştığımız köylerden gerek ulusal ya da uluslararası tohum takaslarından elde ettiğimiz, sebze, tahıl, baklagil ya da çiçek tohumlarını biriktirdik. Nilüfer Belediyesinin Alaattinbey Mahallesindeki Tarımsal Amaçlı Bahçeler, kısaca hobi bahçeleri denilen yerleşkenin  bize tahsis edilen alanında (ki EKOBAHÇE deriz oraya) ağırlıklı olarak yerel çeşitlerden oluşturduğumuz bu tohum koleksiyonumuzu geliştirdik.

Ekolojik tarım koşullarında üretilen ve çoğaltılan tohumlar; isim, menşe ve tarih bilgileri yazılarak  cam kavanozlar yada poşetler içinde depolanmakta, sergilenmekte ve ilgilenenlere ücretsiz olarak verilmekte ya da takas edilmekte. Tarımsal biyolojik çeşitliliğe verdiğimiz önem doğrultusunda , bulundukları iklim ve coğrafyaya uyum sağlamış ve henüz şirketlerin patentli malı olmamış yerel tohumları bulmak, saklamak, üreterek çoğaltmak ve gelecek nesillere aktarmak gibi bir misyonu var Tohum Kütüphanemizin.

Peki Kent Bostanı?

Yapımına 2015 yılında başlanan Nilüfer ilçesi Ürünlü mahallesinde hayata geçirilen Nilüfer Belediyesi Küçük Ölçekli Kent Bostanları 2015 sonu itibariyle bitirilmiş, 14 Nisan 2016 tarihinde de açılışı gerçekleştirilmiştir.

Her biri 64 m2 olarak parsellere ayrılan bu alanda kentlileri tarımsal üretimle buluşturmak, doğal ve ekolojik tarım yöntemleriyle çeşit denemeleri ve yerel tohum üretimi yapmak bu projenin en önemli hedefleridir. Sebze, tahıl, baklagil ya da tıbbi aromatik bitkilerin denemesini yaptığımız bu alanda bölge çiftçisine de alternatif ürünler sunma imkanı da buluyoruz.

Biyolojik çeşitliliğimizin en önemli zenginliği olan yerel tohumlar ve bunlardan üretilen sağlıklı gıdalar ülke olarak en fazla gereksinim duyduğumuz ve korumamız gereken öğelerdir.

Kent Bostanları projesinin amaçları;

-Kırsalın ve tarımın önemini kentliler başta olmak üzere, çeşitli kesimlere hatırlatmak,

-Herhangi bir tarım zehiri ya da ticari gübre kullanmadan , ekolojik tarım koşullarına uygun tarımsal üretimin mümkün olduğunu göstermek,

-Kentli yetişkinlere, gençlere , çocuklara , zihinsel ve  bedensel engellilere tohum, toprak ve tarımsal faaliyetler hakkında bilgiler vermek, eğitimler ve kurslar düzenlemek tohum, toprak ve yetiştirilen ürünler ile buluşmalarını sağlamak,

-Kentte yaşayan, toprakla uğraşmak ve ürün yetiştirmek isteyen Kentsel Mahalle Komitelerinin belirleyeceği kişilere bu imkanı sunmak ve kent insanlarının kır koşullarında ürettiği sağlıklı sebzeler ile beslenmelerini sağlamak,

– Belediyemizin desteklediği Yerel Tohum yetiştirme , çoğaltma , takas ve saklama işlemlerine uygun yerel tohum üretimleri yapmak.

-Nilüfer Belediyesi ve EKODER ortaklığında gerçekleştirilen Tohum Kütüphanesini yerel tür ve çeşit sayısını arttırmak, zenginleştirmek olarak sayabiliriz.

Yaklaşık 6.5 dekar alan üzerine kurulan kent bostanlarının 5.000 m2 lik üretim alanı 67 parsele ayrılmıştır. Bu parsellerde sebze ağırlıklı olmak üzere çeşit denemeleri, yerel tohum üretimleri yapıldığı gibi , Nilüfer Belediyesi mahalle komiteleri, Çevre-Tarım toplulukları, ana ve ilköğretim okulları, üniversiteliler, engelliler ile uygulamalar da gerçekleştirilmektedir.

Ofis ve toplantı binası, depo amaçlı konteyner alanı, 500 m2 çeşitli meyvelerden oluşan meyve bahçesi, her parsel için sulama musluğu, güneş enerjisiyle aydınlatmayı sağlayan 14 adet bahçe lambası, 30 tonluk su deposu, yürüme yolları ile planlı bir Yerel Tohum Deneme ve Üretim Merkezi’dir.

2017 yılında Tıbbi Aromatik Bitkiler parselleri oluşturulmuş ve 2 adet Arı Kovanı konulmuştur. Kurulan iki adet fide serasında yaklaşık 15.000 adet fide yetiştirilmiş, bunların üçte birlik kısmı bostandaki yerlerine dikilmiş, üçte ikilik kısmı halka dağıtılmıştır.

2016 yılında otuzu aşkın tür ve 130 bitki çeşidiyle üretim yapılan Kent Bostanlarında 2017 sezonunda kırkı aşkın tür ve 200ü aşkın  bitki çeşidiyle denemeler ve tohum alma işlemleri devam etmektedir.

Bu kadar bir alandaki çeşit sayısı yüksekliği ve alınan tohum çeşitlerinin fazlalığı ile böyle bir projenin ve bu proje pratiğinin bir ilçe belediyesi olarak Türkiye’de bir ilk olduğunu iddia edebiliriz.

Üretim yapan aileler var mı? Aktif kullanılıyor mu bostanlar?  Çalışmalarda elde edilen ürünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne kadarlık bir üretim kapasiteniz var? Bu üretim arttırılmalı mı?

Üretim yapan bireyler ya da aileler kentsel “Mahalle Komiteleri”nin kendi aralarındaki seçimle belirlenmiş olup tarımsal üretimle ilgili her türlü emek ve elde ettikleri ürün kendilerine aittir. Mahalle komitelerine ait bu parsellerde de ekolojik tarım koşulları geçerli olup hibrit tohum ya da fide kullanmamaya özen gösterilmektedir.

Bunların dışında “Bostan gönüllülerimiz” haftanın bazı günleri tarımsal faaliyetlere yardımcı olmaktadırlar.

Kent bostanlarındaki faaliyetler yaz ve kış devam etmektedir.

Ağırlıklı olarak Tohum üretim ve çoğaltımı amaçlandığı için tohum dışı ürünler çalışan personel ve gönüllülerin yemek ihtiyacında  kullanılmakta ya da Belediye çalışanlarına dağıtılmaktadır.

Bostan parsellerinde ticarete konu üretim yapılmamaktadır. Yapıldığı takdirde bu ürünlerin Nilüfer Belediyesinin açtığı köylü pazarında değerlendirilmesi ya da cüzi fiyatlarla Belediye Personeline satılması mümkündür.

Nasıl Bir Gıda Üretim Modeli Önerirsiniz?

Gıda Sanayi tarafından üretilen gıdaların hijyenik koşullarda üretilmesi, hijyenik ambalajlarda satılması, insana zararlı mikroorganizmalar taşımaması o ürünlerin “Sağlıklı Ürünler” olduğunu göstermez. Sağlıklı gıdanın koşulu sadece hijyen değildir, gıdanın içerdiği besin maddeleri , mikro elementlerden vitamine antioksidanına kadar bir çok yararlı madde ve organizmalar da önemlidir. Sanayi tarafından üretilen gıda ürünlerinin raf ömürleri arttıkça, doğal besinler olmaktan çıkarlar. Katkı maddeleri, koruyucu maddeler, gıda boyaları, sentetik aromalar bugün bunların hepsi “yasal” dır. Onların yasal olması bunların kullanıldığı  gıdaların sağlıklı ve insana yararlı olduklarını göstermez. Tam aksine, açıldıktan bir ay sonra ancak küflenen bir yoğurt, hiç küflenmeyen ekmekler, bozulmayan meyve suyu, süt, peynir vs ler ne kadar sağlıklıdır ?

Bugün yaşamımız artık “şirketlere” emanet edilmiş durumda, yaşamımız şirketler tarafından yönlendiriliyor. Ektiğimiz tohumdan yediğimiz besinlere kadar her şey şirketlerin ve sanayinin üretim ve kontrolünde. Madalyonun diğer tarafında ise doktorlar,hastaneler ve ilaçlar var.

Bilim insanları yüzyılımızdaki hastalık artışlarının çoğunun yediğimiz gıdalar ile ilişkisini vurguluyorlar. O zaman soruyu şöyle sormak lazım; gerçek gıdaya yani sağlıklı ve besleyici gıdaya nasıl ulaşacağız ?

Gerçek gıdayı tüketmek isteyenler örgütlenecekler, gerçek gıdayı üreten ya da üretecek olan çiftçiyi ya da küçük aile işletmelerini, ya da kooperatifleri bulacaklar. Aralarında ortak bir yaşam başlayacak, birbirlerini destekleyecekler. Tüketiciler gıdaya ödeyecekleri paranın ekolojik ürün olduğunun, sağlıklı ve güvenilir, gerçek gıda olduğunun bilincinde olarak ödeyecek. Belki market fiyatının üç beş kuruş üzerinde ödeyecek ama hiç olmazsa ilaç ve doktor parasından kurtulacak.

Tüketiciler kendi gıdalarını üretmeye başladı mı? Neden?

Orta ve yüksek gelirli insanların bir kısmı başladı. Çünkü yedikleri gıdanın nasıl üretilmesi gerektiğini , sağlıklı ve doğal gıdaların sanayi ürünlerinden çok farklı olduğunun bilincine vardılar. Gerek çevre ve ekoloji üzerindeki artan duyarlılık, gerekse yerel tohumlardan üretilen ürünlerin besin değerlerinin diğerlerinden daha sağlıklı  olduğu konusundaki farkındalık, bir kesim insanı kendi besinini kendi üretmeye yönlendirdi.

Kent bostanı alanlarında üretim yapanların lezzetli gıda elde ettikleri kesin; peki ya sağlıklı mı? Kent merkezinde sağlıklı bostan mümkün mü?

Sanayi ve yoğun yerleşimlerden, trafik yoğunluğundan uzak bir yerde üretim yapıyorsanız, bostanınız yoğun tarım kimyasalları kullanılan bölgelerden uzak ise , ki Ürünlü’deki Nilüfer Kent Bostanları öyle bir lokasyonda yer alıyor, elbette sağlıklı bir bostan mümkün.

Ebenezer Hovard’ın bahçe kentler projesi ile kent bostanları arasında bir ilişki görüyor musunuz?

Görmüyorum, zira birbirinden çok farklı projeler. Nilüfer de kent bostanı yapabilirsiniz ama bahçe kent yapamazsınız mesela.

Kent bostanlarının başka Belediyelere örnek olduğunu duyuyoruz, sizin dışınızda bostan kuran belediyeler oldu mu?

Bizim haricimizde , Eskişehir Tepebaşı ve Ankara Çankaya belediyelerinin dışında duymadım.

Kent bostanlarının iklim değişikliği sistemine etkisi neler olabilir?

Kent bostanları küçük ölçekli polikültür tarım alanlarıdır.  Biyolojik çeşitlilik yoğundur,şirket tohumu değil yerel tohumlar kullanılır.Yerel tohumlar hastalık ve zararlılara, karşı direnç geliştirmiş çeşitler olduğu için sentetik kimyasal kullanımını azaltırlar. Tarım kimyasalı ve fenni gübre kullanılmaz, traktör kullanılmaz, dolayısıyla fosil yakıt kullanılan ya da kullanılmasını gerektirecek bir durum yoktur. Üretimlerde hayvan gübresi kullanılır yani hayvan atıklarındaki karbon toprağa hapsedilir. Ayrıca böylece toprağın organik madde miktarı arttırılarak toprak verimliliği de artar.

Bostanın ofis ve müştemilatı, elektrikli su motorları dahil tüm elektrik gereksinimini karşılayacak güneş panelleri projesini kısa bir süre sonra devreye sokacağız.

Yazar eminbaristarim