Günümüzde kapitalizm “ucuz doğanın sonu” ile mi yüzleşmekte? Eğer öyleyse, bunun anlamı ne olabilir ve gelecek için çıkarımları nelerdir? Gerçekten de, tarihsel olarak spesifik anlamda, ucuz doğanın sonuna tanıklık etmekteyiz. Ucuz doğanın sonunu, “büyümenin” dışsal “sınırlarının” yeniden doğrulaması olarak görmekten ziyade, ben bugün kapitalizmin ucuz doğayı üreten tarihsel ilişkiyi tükettiğine inanıyorum. Ucuz doğanın sonu, “Dört Ucuz”u yani emek gücü, gıda, enerji ve hammaddeyi düzenli aralıklarla yenilemiş değer ilişkilerinin tükenmesi olarak en iyi biçimde kavranır. Önemli olan, bu değer ilişkilerinin, insanlar ve doğanın geri kalanı aracılığıyla beraber üretilmesidir. Bu nedenle belirleyici konu, insan ve insandışı doğanın birbirini takip eden düzenlemelerini sarıp ve göz önüne seren ilişkileri, açığa çıkarır. Bu ilişkiler, modern dünya sisteminin uzun dönemi (longue durée) boyunca sembolik olarak etkinleştirilmiş ve maddi olarak kanunlaştırılmıştır. Önemli ölçüde, ücretsiz işe temellük edilmesi -buna doğanın “bedava hediyeleri” de dahil- ve ücretli emeğin sömürülmesi bir diyalektik birliktelik formu almışlardır. Sermayenin günümüzde yüzleştiği büyümenin sınırları yeterli ölçüde gerçektir ve bu “sınırlar”, sermaye birikimini, güç arayışını ve organik bir bütün olarak doğanın ortak üretimini bir araya getiren dünya-ekolojisi olarak kapitalizm üzerinden birlikte üretilmiştir.