Enerji; bir ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik gelişmesindeki en önemli etkenlerden birisidir. Ama yerli teknolojiniz yoksa, enerji arzı, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına değil de, ağırlıkla ithal kaynaklara dayalı ise; toplum çıkarlarını gözeten bir planlama uygulanmıyorsa, toplumun değil; enerji yatırımlarındaki kazançlarını azamileştirme amacında olan sermaye gruplarının çıkarlarını gözeten politika ve uygulamalara dayalı enerji politikaları dayatılıyorsa; enerji, ülkenin güvenliği için bir sorun kaynağı ve gelişmenin ve bağımsızlığın önündeki en önemli engellerden biri de olabilir.
Bu nedenle, toplum çıkarlarını korumayı ve geliştirmeyi amaçlayan demokratik enerji politikaları ve programını; önce hayal etmek, sonra tanımlamak, tasarlamak, kurgulamak, geliştirmek ve uygulamak için, yoğun bir şekilde çalışmamız gerekmektedir.
Bugün, ülkemizde yeni elektrik üretim tesisi yatırımlarının yapılabilmesine yönelik olarak, her hangi bir ciddi ve bütünsel planlama, izleme ve denetim anlayışı ve uygulaması olmadığı için, bir yatırımcı, özellikle fosil yakıtlarla, nerede ise, toplumun ve çevrenin öncüllerini incelemeden ve dikkate almadan, yatırımın bölgedeki diğer enerji yatırımlarıyla birlikte topluma ve çevreye kümülatif etkilerini araştırmadan istediği yerde yatırım yapabilmektedir. Oysa, lisans verilme sürecinde, bu üretim yatırımının yeri, zamanlaması, yerinin çevre düzeni planlarına, kapasitesinin enerji planlarına uygunluğu, ülkenin ve toplumun ihtiyacına yönelik olup olmadığı, kaynağın verimli kullanılıp kullanılmadığı, seçilen teknolojinin niteliği ve ülke koşullarına uygunluğu ve maliyet açısından verimli olup olmadığı gibi hususlar irdelenmeli, konulacak ölçütlere uygun olmayan projelere izin verilmemelidir.
Dr. Hatice Kurşuncu ve Avukat Fevzi Özlüer’in “Türkiye’de Çevre Düzeni Planlamasında Enerji Politikaları ” başlıklı çalışmaları,mevcut çevre düzeni planları ayrıntılı olarak irdelenmiş. Çalışmada çok doğru olarak:
saptanmaktadır.Toplum çıkarını gözeten demokratik bir enerji programı için, sektörde bütünleşik kaynak planlaması zorunludur. Bu planlama; enerji üretiminin dayanacağı kaynakların seçimi, enerji tüketim eğilimlerinin incelenmesi, talep tarafı yönetim uygulamalarının üzerinde yoğunlaşma, enerjinin daha verimli kullanımı, çevreye verilen zararın asgari düzeyde olması, yatırımın yapılacağı yerde yaşayan insanların hak ve çıkarlarının korunması vb. ölçütleri gözeterek; demokratik katılım mekanizmalarıyla yapılmalıdır.
Genel olarak tüm yatırımlarda, özel olarak enerji yatırımlarında, çevresel etki değerlendirmesi ile birlikte, toplumsal etkilerin de değerlendirilebilmesi ve halkın olumlu ya da olumsuz etkilerden haberdar olarak, yatırım öncesi sürece ve yatırımın izlenmesi/denetlenmesi çalışmalarına dahil edilmesi gerekmektedir. Genel olarak ilgili mevzuat, özel olarak ilgili Yönetmelik, Çevresel ve Toplumsal Etki Değerlendirme Mevzuatı ve Yönetmeliği olarak tanımlanmalı, içerikleri de, projelerin toplumsal etkilerini ölçmeye ve değerlendirmeye yarayacak ölçütler ile donatılmalıdır.
Bu çalışmayı, “kirlenmeden, kirletmeden, barış içinde, eşit, özgür, adil, aydınlık bir dünya ve bağımsız ve demokratik bir Türkiye doğrultusunda” atılmış önemli bir adım olarak görüyor ve bu tür çalışmaların devamını diliyorum.
Oğuz Türkyılmaz TMMOB Makina Mühendileri Odası Enerji Çalışma Grubu’nun başkanıdır.