Broşürü indirmek için tıklayın.
İklim Değişikliği ve Sağlık
Kömürün yakılması ile büyük miktarlarda sera gazı, özelliķle karbon dioksit ve sülfür dioksit, açığa çıkar; bu nedenle termik santraller iklim değişikliğine katkıda bulunan sanayi tesislerinin başında gelmektedir. Türkiye’nin Ulusal Sera Gazı Emisyon Envanteri’ne göre, 2012 yılında elektrik üretiminden kaynaklanan salımlar, ülkenin toplam sera gazı salımlarının %27’sini oluşturmuştur.
WHO, iklim değişikliğini 21. yüzyılın en ciddi sağlık sorunu olarak tanımlamaktadır. Araştırmalar, çevresel koşullarda, küresel ısınmaya bağlı olarak gelişecek ısı stresinin ve aşırı hava olaylarının yol açacağı değişimler olacağını öngörmektedir.
İstilacı bitki, vektör, virüs, kemirgen ve böcek nüfus-larındaki değişikliklerden kaynaklanan uzun alerji mevsimleri ve yeni alerjenler; hava kirliliğinde ve UV radyasyonunda artış ile birlikte su ve gıda kaynakları üzerinde de çeşitli etkiler ortaya çıkması beklenmektedir., Bu çevresel değişikliklerin ciddi sağlık sorunlarını da tetikleyeceği; örneğin astım, solunum alerjileri ve havayolu hastalıklarında artış görüleceği öngörülmektedir. Kanser, kalp-damar hastalıkları, inme, zihin sağlığı sorunları ve stres kaynaklı bozukluklar da iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki olası sonuçlarıdır.
Saygın tıp dergisi The Lancet’in Sağlık ve İklim Değişikliği Komisyonu’na göre, iklim değişikliğinin etkileri şimdiden hissedilmeye başlanmıştır ve gelecek tahminleri bu değişikliklerinin insan sağlığına kabul edilemeyecek düzeylerde ve potansiyel olarak felaket ölçeğinde riskler getireceğini öngörmektedir. Komisyon, kömürün küresel enerji bileşiminden bir an önce çıkarılmasını, kalp ve solunum yolları sağlığını korumak için öncelikli bir politika olarak önermektedir.