Ekoloji Kolektifi olarak 2015 yılında yürüttüğümüz ana çalışmalardan birisi Türkiye’de kömür yakıtlı termik santral karşıtı yerel mücadeleleri iklim adaleti zemininde biraraya getirecek bir hat oluşturmaya yönelikti. Ülke genelinde yaygın ve çeşitli coğrafyalarda bulunan bu yerel mücadelelerle beraber bir mücadele takvimi ve mücadele araçları bütünü oluşturmak bu bağlamda önemli bir hedefimizdi. Bu çalışmanın temel sacayaklarından birini termik karşıtı mücadele alanlarında termik santral sürecinin hukuki takibini temel alan yurttaş eğitimleri oluşturdu.
Kapsam ve içeriğini zenginleştirerek devam ettirmekte olduğumuz bu çalışmanın ilk ayağı termik santral yapılması sözkonusu olan üç alanda yürütüldü: Yalova, Çanakkale ve Aliağa-İzmir. İlk aşamada odaklanmak üzere bu üç alan, Ekoloji Kolektifi olarak yakından tanıdığımız ve takip ettiğimiz vakalar olmalarının yanısıra, hem belli bir aciliyet arzettikleri hem de birkaç açıdan (coğrafi bölge, tarihsel arkaplan, sosyo-ekonomik yapı) farklılıklar barındırdıkları için seçildi. Bu bağlamda, Şubat-Nisan 2015 arasında Yalova, Çanakkale ve Aliağa’da yapılan iklim adaleti forumları ve yürütülen yurttaşlık hakları eğitimlerinin parçası olarak bir anket çalışması da yürütüldü.
Bu üç alanda yürüttüğümüz çalışmanın farklı açılarını (iklim adaleti forumları, yurttaşlık hakları eğitimleri ve anket çalışması) birbirine bağlayan genel çerçeve kabaca yerel ekoloji mücadelelerinde örgütlenme sorunsalı olarak tarif edilebilir. Yerel mücadelelerde karşılaşılan zorlukların ortaya konulması ve bunların çözümünde işe yarayan pratik deneyimlerin tartışılması yoluyla hem özörgütlenme kapasitesini yükseltecek müdahale noktalarını tespit edebilmeyi hem de mücadelelerin kuvvetlenmesini mümkün kılacak yöntem ve pratikleri daha geniş bir perspektife oturtmayı hedefledik. Buradan hareketle farklı alanlardaki mücadele deneyimlerinin çözümlemeli bir bakış açısıyla okunabileceği zemini oluşturmaya çalıştık. Diğer bir deyişle, yerel mücadelelerde sistematik olarak karşılaşılan açmazlara, bunları üreten süreçlere ve aşma yollarına dair ipuçlarını ortaya koyacak bir çalışma yürütmeyi istedik. Bu açıdan, iklim adaleti forumları esnasında yapılan tartışmaların, yurttaşlık hakları eğitimlerinde üzerine eğilinen noktaların ve anket çalışmasının odaklandığı boyutların birbiriyle olabildiğince bakışımlı oluşturulmasını esas aldık.
Bu genel hat içinde, anket çalışması termik santrallere karşı verilen yerel mücadelelerin özellikle de hukuki ve yurttaşlık haklarının kullanılması açısından etkinliğinin derinlemesine bir resminin çıkartılması hedefiyle kurgulandı. Anket çalışması ile hem yerel mücadele aktörlerinin oldukça geniş bir kesiminden bilgi elde etmek, hem de farklı alanlar arasında karşılaştırılabilir nitelikte veri edinmek mümkün oldu. Bu sayede hukuki müdahale ve mücadele yöntemlerinin yerel aktörler tarafından ne derece ve hangi biçimlerde kullanıldığı konusunda bugüne kadar parçalı ve tikel olan anlayışımızı sistematik ve temsiliyeti yüksek bilgiyle tamamlamak mümkün oldu. Diğer yandan, forum tartışmaları ve yurttaş eğitimlerinde konuyla ilgili derinlemesine bilgiler elde edebilmemiz, anket sonuçlarını çözümlemek için elzem olan tarihsel ve bağlamsal-yapısal veriyi sağladı. Anket çalışmasının önümüze koyduğu niceliksel verilerin sağlıklı bir şekilde yorumlanması ancak alanların yapısı ve arkaplanıyla ilgili niteliksel veri ile mümkün olacağından, anket çalışmasının sonuçlarını forum ve yurttaş eğitimlerinden çıkan bilgiler ışığında çözümlemeyi uygun bulduk.
Bu rapor, Yalova, Çanakkale ve Aliğa’da termik karşıtı mücadele içinde yeralan aktörlerle yapılan anket çalışmasının sonuçlarını tartışmayı amaçlamaktadır. Bu anket çalışması, ana olarak yerel mücadele aktörlerinin genel olarak vatandaşlık ve hukuki haklarını, özel olarak da bu hakları çevre ve termik santral bağlamında kullanma kapasitesinin resminin çıkarılmasını hedeflemekteydi. Bu açıdan anket çalışması yerel mücadelelerin yetkinlik ve açmazlarını özellikle yurttaşlık haklarının kullanımı ve termik santrallere dair hukuki sürecin takibi üzerinden işlevselleştirmiş oldu.
Ancak belirtmek gerekir ki hukuki ve yurttaşlık haklarına bu anlamda vermiş olduğumuz öncelik hukuk mücadelesine ekoloji hareketleri bağlamında politik-ontolojik bir ayrıcalık tanıdığımız anlamına gelmiyor. Ancak, yurttaşlık haklarının kullanılması bağlamında mücadelelerin sergileyebildikleri etkinliğin önemi de birçok açıdan yadsınamaz. Türkiye’de çevre mevzuatı son dönemde hızlı bir dönüşümden geçmiş ve çoğu düzenlemeye hukuki itiraz yolları tıkanmış olsa da, yurttaşlık hakları çerçevesinde yürütülen hukuk mücadeleleri halen ekoloji mücadeleleri için temel önemini korumakta. Yerel mücadele aktörlerinin hem içinde bulundukları süreçleri değerlendirebilme ve sürecin detayları ile ilgili sağlıklı bilgiye ulaşabilmeleri, hem de toplumsal yaşamın farklı alanlarındaki karar mekanizmalarına ve özellikle mücadelelerine konu olan etkinliğe müdahale etme yollarını kullanabilmelerinin kritik faktörler olduğunu biliyoruz. Öte yandan, teknik ve hukuki bilgiye ulaşma konusundaki yetersizlikler, bilgi edinmede ve dolayısıyla müdahalede gecikilmesi, takip ve itiraz yöntemlerinin etkin kullanılmamasının birçok mücadele için ciddi olumsuzluklar yarattığını da görüyoruz. Bu açılardan bakıldığında, yerel mücadele aktörlerinin yurttaşlık haklarını kullanma konusunda yetkinliklerini arttırmaya yönelik çalışmaların özörgütlenmeye katkısı olacağı açıktır.
Tasarımı ve uygulaması Ekoloji Kolektifi üyeleri tarafından yapılan bu anket çalışması ile yerel mücadele aktörlerinin hem bilgi edinme, yerel idarelere talep, itiraz veya şikayet iletme, yerel yönetim süreçlerine müdahil olma gibi genel yurttaşlık haklarını, hem de termik santralle mücadele bağlamında ÇED süreci içinde ve dışında müdahale ve itiraz yöntemlerini kullanma kapasitelerinin ortaya konulması hedeflendi. Bu sayede edinilen bilgilerle, hem yerel mücadele aktörlerine dair bir profil çıkarılması, hem de belli başlı demografik karakteristikler ve yurttaşlık haklarının kullanım şekli ve etkinlikler arasındaki ilişkiselliklerin resmedilmesi mümkün oldu.
Bu raporun konusu olan sahalar elbette ki hem demografik ve sosyal yapı, ekonomik durum ve tarihsel arkaplan gibi açılardan, hem de termik santral projelerinin ilerlemesi ve termik karşıtı mücadelenin içinden geçtiği süreçler açısından belirgin farklılıklar göstermekte. Bu yüzden de sahalara dair tüm analiz ve değerlendirmelerin –anket çalışması da dahil olmak üzere—bu farklılıklar ve bağlamsal-özgül nitelikler gözönünde tutularak yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, sahalar arasında farklılık gösteren bu niteliklerden özellikle bazılarının yerel mücadelelerin kapasite ve etkinliği açısından daha belirleyici role sahip olduklarını söylemek mümkün. Ancak bu belirleyici niteliklerin hangileri olduğu da ancak sahaların özgül süreçlerinin karşılaştırılmasıyla ortaya konabilir ve önceden saptanamaz.
Bu raporda, yürütülen anket çalışmasının değerlendirmesinin ancak sahaların yapısı, tarihsel arkaplanları ve mücadelelerin dinamikleriyle ilgili varolan bilgiyle beraber sağlıklı bir şekilde yapılabileceği tespitiyle hareket ettik. Bahsettiğimiz tür yapısal-tarihsel boyutlara dair veriler bir anket çalışmasıyla yakalanamayacak niteliktedir ve daha farklı yöntemlerle derinlemesine veri üretebilmeyi gerektirir. Bu nedenle burada sunduğumuz sonuçları sahalara ilişkin derlediğimiz niteliksel bilgilerle harmanlamayı uygun gördük.