• Ethemcan Turhan
  • Yorum yapılmamış

Marakeş’teki COP22 yaklaşıyor: İklim değişikliği karşısında sosyal hareketler için nasıl bir strateji?

Fas, 7-18 Kasım 2016 arasında Marakeş kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler iklim değişikliği taraflar toplantısı COP22’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Bu toplantı bir yandan kötüleşen ekolojik kriz bağlamında gerçekleşirken bir yandan da toplantının kendisi kapitalist sistemin geçirmekte olduğu uygarlık krizinin bir boyutunu oluşturuyor.

Fas, 7-18 Kasım 2016 arasında Marakeş kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler iklim değişikliği taraflar toplantısı COP22’ye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Bu toplantı bir yandan kötüleşen ekolojik kriz bağlamında gerçekleşirken bir yandan da toplantının kendisi kapitalist sistemin geçirmekte olduğu uygarlık krizinin bir boyutunu oluşturuyor. Bu seneki COP (Conference of the Parties, Taraflar Toplantısı) hem önceki zirvelerin küresel seragazı salımlarını azaltmayı hem de endüstriyel süpergüçler üzerinde bağlayıcı azaltım önlemleri uygulamayı başaramadıkları bir ortamda kömür, doğalgaz, petrol, madenler ile endüstriyel tarımdan ve toprak, su ve atmosferdeki pek çok enerji kaynağından kar eden çok uluslu şirketlerin çıkarlarına uygun biçimde gerçekleşecek.

Dünyanın muktedirleri üretimci ve tüketici mantığın yıkıcı etkilerini arttıran, baskın azınlığın gezegendeki insanların (gelecek ve şimdiki kuşaklar olmak üzere) çoğunluğun sırtından zenginleşmesini sağlayan “yeşil” yatırımlara dayalı çözümler öneriyorlar.

Fas’ta uluslararası finans ve ticaret kurumları tarafından dayatılan politikalar da aynı hedefleri taşıyor: yerli ve yabancı kapitalistler ülkemizin zengin kaynaklarına kentsel ve kırsal alandaki yoksullaşmış halk kitlelerinin koşullarının kötüleşmesi uğruna el koyuyorlar. Karar vericiler insanları ve çevrelerini yok eden bu politikalara karşı olan sorumluluklarından kaçmaya çalışıyor bunun yerine iklim değişikliği hakkında konuşup özel sermaye için yeni alanlar yaratacak “yeşil kalkınma” projeleri başlatıyor, bu projeleri de kamu borcunu ve kemer sıkmayı yoğunlaştıracak biçimde kamu bütçesiyle destekliyorlar. Daha kötüsü, bütün bunlar herhangi bir ekonomik, sosyal ve çevresel fizibilite çalışması olmadan yapılıyor.

Bu politikacılar, COP22’ye ev sahipliği yapmak yoluyla ülkenin siyasi istikrarına dikkat çekerek bu yolla “yeşil yatırımlarını” devam ettirmeye uğraşıyorlar. Uluslararası kurumlar ve büyük güçler ise Fas’ı bölgede bir “istisna” olarak göstererek neo-kolonyal politikalarını devam ettirmek niyetindeler.

Bu politikalarına teminat sağlamak adına, karar vericiler COP22 ulusal danışma komitesi içerisinde sivil toplum kuruluşlarına yer vermek adına Kral tarafından Şubat 2016’da kurulmuş bir ‘sivil toplum grubu’ oluşturdular. Bu grup Fas’ın 12 bölgesinde  sivil toplumu, değişik devlet kurumlarını ve özel sektörü de içerecek biçimde COP22 ile ilgili faaliyetlerin hazırlanması için bir yol haritası hazırladı. Aynı zamanda Afrika kıtasındaki 12 ülkede COP22’nin önemi ve Fas’ın rolü ile ilgili STK’larda, sivil ağlarda ve ortaklıklarda duyarlılık oluşturmak için bir yolculuk düzenlediler.

Bu resmi girişim içerisinde yer alan gruplardan birisi de Fas İklim Adaleti Koalisyonu (Fransızca kısaltmasıyla CMJC). CMJC hem bahsedilen yol haritasına dahil oldu hem de Fas’ın bir çok bölgesinde COP22 logosu altında “Ön-COP22” başlıklı toplantılar düzenleyerek bilgiyi halka yaydı, devlet kadar özel sektörün de iklim girişimlerini tanıttı, farklı partnerler arasında “danışma” toplantıları düzenledi. Bütün bunlar devlete ve iştiraklerine en ufak bir eleştiri barındırmayan ve bunlardan bağımsız olmayan girişimlerdi. Dahası bu CMJC Fas dışındaki sivil toplum mobilizasyonlarına da katkı koyarak Mayıs 2016’da Tunus, Hammamet’teki Sosyal Adalet ve İklim Adaleti için Mağrep Forumu’na da katkı verdi. Ve şimdi bütün bu çabaların Eylül sonunda Marakeş’te düzenlenen bir uluslararası toplantıyla zirveye ulaştığını görüyoruz.

Velhasıl resmi (kurumsal) sivil toplum ve Fas İklim Adaleti Koalisyonu’nun COP22’nin kutlama havasında geçmesini sağlamak, “yeşil projelerin” önünün açılmasını kolaylaştırmak ve iklim adaleti etrafında politik, ekonomik, sosyal tercihlerin nasıl adaletsizlik ürettiğiyle ilgili kapsamlı bir tartışmadansa bu projelere finansman sağlamak için hareket ettiği görülüyor.

ATTAC CADTM Fas’taki bizler, iklim değişikliğinin sadece uzmanlara terk edilecek bir mesele veya hükümetlerarası müzakerelere sıkıştırılacak bir konu olduğunu düşünmüyoruz. Sosyal ve çevresel koşullarımızın kötüleşmesine sebep olan liberal politikalardan kopuş isteyen vatandaşlar olarak bizim için iklim değişikliği günlük tecrübelerimizin bir parçası. Bizler aynı zamanda katılım ve katılımcılığı sosyal adalet ve refahın dağıtılmasındaki eşitlik konusunda karar alma süreçlerinin esaslı biçimde demokratikleşmesinde görüyoruz. Bu da sosyal adaletsizliğin kurbanı olan halk kitlelerinin başını çektiği mücadeleleri öncelemeyi gerektiriyor.

Dahası, ATTAC CADTM Fas olarak  İklim Adaleti Koalisyonu’nun Fas devletince kendi gündemlerine yarayacak biçimde ele geçirilmesini kabul edilemez buluyoruz. Bu bizim CMJC içerisindeki yürütme komitesinin baskın yaklaşımıyla temel uyuşmazlığımız ve 2016 başında koordinasyonun kuruluşunda yer almamıza rağmen koalisyondan çekilmemizin sebebidir.  Buna ek olarak, bu yapıda alınan kararlardaki demokrasi ve şeffaflık eksikliği konusunda da ciddi kaygılarımız bulunmaktadır.

Fas İklim Adaleti Koalisyonu’nun bu yarı-resmi dinamiğine paralel olarak ATTAC FAS olarak pek çok dernek, insan hakları örgütü ve sendikayla birlikte COP22’ye Paralel Demokratik Ağı (Réseau Démocratique pour Accompagner la COP22, REDACOP22) oluşturmuş bulunuyoruz. Bu ağ ülkemizde siyasi ve ekonomik gücü elinde bulunduranlardan veya uluslararası fon kuruluşları ve bağışçılardan bağımsız olarak demokratik bir çevre hareketi örgütlemeyi hedeflemektedir. Buna ulaşma yolundaki planımız çevresel zarar ve yıkımın gerçek kurbanları olan işçi sınıfı, yoksul köylüler, küçük ölçekli balıkçılar, bedeviler ve yerli halkları harekete geçirmeye dayanmaktadır. REDACOP22 şu anda ülkedeki yerel birimlerini halkların mevcut olan çevre direnişlerine yaslanarak kurmaktadır. Bu stratejik çerçevede COP22 boyunca harekete geçmek yolunda, sosyal-çevresel adalete ulaşmak için gerekli direniş biçimlerine dikkat çekmeye çalışmaktayız.

ATTAC CADTM Fas 4-5 Kasım 2016 tarihlerinde Fas’ta sosyal ve çevresel açılardan iklim adaletsizliğinden en kötü etkilenen şehirlerden olan Safi’de bir uluslararası konferans çağrısı yapmaktadır. 6 Kasım 2016’da ise Marakeş’te REDACOP22 tarafından düzenlenecek başka bir uluslararası konferansa katılım sağlayacağız.

ATTAC CADTM Fas Marakeş’te COP22 boyunca gerçek bir iklim adaleti yaratmak için her türlü inisiyatif ve hareket türüne açık çağrısını yinelemektedir. Bizim eylemlerimiz göz boyayan resmi öneriler ve piyasa-bazlı çözümleri ifşa etmeye odaklanacaktır. Ekolojik krizin kapitalist sistemin yarattığı krizlerin en tehlikeli boyutlarından biri olduğu gerçeği bizleri radikal alternatifler geliştirme yolunda daha da kararlı kılmaktadır.

Bu bildiri 15 Eylül 2016 tarihinde Climate Justice Now! Ağında yayınlanmıştır.

Yazar Ethemcan Turhan