• Ekoloji Kolektifi
  • Yorum yapılmamış

Yeni bir kent için adalet

Zorlu zamanlardan geçiyoruz. Küresel ve yerel siyasi çalkantılar, ekolojik-ekonomik krizler, OHAL’ler bu haller… Bir yanda ayağımızın altındaki toprak kayıyor, bir yanda gittiğimiz yolda tek yön uçurumlar olduğunu söylüyor bilim bize. İçinde yaşadığımız kentleri her seferinde başka açılardan görüyoruz: Asi kentler olarak, yavaş kentler olarak, durgun kentler, dinamik kentler, küresel kentler, yerel kentler. Hepsi insanın parçası olduğu ekosistemler içerisinde şekillenen, yeni anlamlar yarattığımız, yeni sıfatlar kazandığımız ve serpildiğimiz mekanlar. Bir yanı umut mekanları, bir yanı hayal kırıklığı. Bir yanı yaprak döküyor, bir yanı bahar bahçe.

Zorlu zamanlardan geçiyoruz. Küresel ve yerel siyasi çalkantılar, ekolojik-ekonomik krizler, OHAL’ler bu haller… Bir yanda ayağımızın altındaki toprak kayıyor, bir yanda gittiğimiz yolda tek yön uçurumlar olduğunu söylüyor bilim bize. İçinde yaşadığımız kentleri her seferinde başka açılardan görüyoruz: Asi kentler olarak, yavaş kentler olarak, durgun kentler, dinamik kentler, küresel kentler, yerel kentler. Hepsi insanın parçası olduğu ekosistemler içerisinde şekillenen, yeni anlamlar yarattığımız, yeni sıfatlar kazandığımız ve serpildiğimiz mekanlar. Bir yanı umut mekanları, bir yanı hayal kırıklığı. Bir yanı yaprak döküyor, bir yanı bahar bahçe.

İklimAdaleti.org’un yeni dosyasında “Kentsel İklim Adaleti” konusunu ele aldık. Dosyadaki yazılardan göreceğiniz üzere bohçamız kabarık: Doğal ve pek de doğal olmayan afetleri görmeyen kör şehirlerden, turizmle susuz kalan kentlere, yereldeki bilgi eksikliğimizden küreseldeki süreçlere uzanan bir emek var ekte. Kentler hem küresel iklim krizinin başmüsebbibi hem de iklim adaletsizliğinden en fazla etkilenen kırılgan toplulukların evi. Afet anlarında barınma, altyapıya erişim, su, enerji, iletişim hizmetleri ve sağlık desteği sağlanmasının en kritik olduğu yerler. Dahası şehirlerin yoğunlaşmış yapısı ve bilhassa 10 milyon nüfus üzeri megaşehirler dünya üzerindeki su, gıda ve enerji baskısının da sebebi. Bu şehirler küresel enerji tüketiminin %67-76’ı gibi bir oranını teşkil ederken enerjiden kaynaklı seragazı salımlarının da %71-76’sı gibi bir orandan sorumlular. Elbette tüm çelişkileri ve eşitsizlikleriyle birlikte. Alman Küresel Değişim Danışma Komisyonu’nun (WBGU) yeni raporunda belirtildiği gibi kentler artık küresel sürdürülebilirlik dönüşümünün ana aktörleri. Üstüne üstlük insanlığın sürekli harekette olduğu, sınırların anlamsızlaştığı günümüzde şehirlerin buyur-edici, dönüştürücü rolü daha da önemli.

Dosyamızda sizi kenti ve iklimi adalet üzerinden düşündürecek yazılar ve IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli)’nin yeni eş-yürütücülerinden Debra Roberts’la bir röportaj bekliyor. Daha eşit, daha adil ve kırdan kopmamış yeni bir kent hakkı için mücadele devam edecek. İyi okumalar.

Yazar Ekoloji Kolektifi