• Elif İnce
  • Yorum yapılmamış

Socar termik santrali davasında karar duruşması yapıldı

Socar’ın İzmir Aliağa’da inşa etmeyi planladığı termik santrale karşı EGEÇEP’in açtığı davanın karar duruşmasında ÇED ve bilirkişi raporlarındaki hukuksuzluklar tartışıldı.

Azeri devlet petrol şirketi Socar’ın İzmir Aliağa’da yapmayı planladığı 672 MWe gücündeki termik santrale karşı Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) tarafından açılan ve 2013’ten beri devam eden davanın karar duruşması bugün görüldü. İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin kararını kısa süre içinde vermesi bekleniyor.

Ekim 2013’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ‘Socar Power Termik Santrali Entegre Projesi’nin nihai ÇED raporuna olumlu kararı vermiş ve bu karara karşı EGEÇEP dava açmıştı. Karaağaç Koyu’na yapılmak istenen termik santralin iki üniteden oluşacağı ve bu ünitelerden birinin petrokok, diğerinin de ithal kömür yakacağı ÇED raporunda yer alan bilgiler arasında. Santralde kullanılacak petrokok, Socar’ın 1,8 km ötede inşa ettiği STAR Rafinerisi’nden temin edilecek.

Bilirkişinin derdi ekonomik maliyet

Mahkemenin bilirkişi heyeti olarak görevlendirdiği İTÜ Çevre ve Makina Mühendisliği bölümlerinden Prof. Dr. İzzet Öztürk, Prof. Dr. Kadir Alp ve Doç. Dr. Yakup Erhan Böke’nin hazırladığı Temmuz 2015 tarihli bilirkişi raporunda termik santralin halk sağlığına etkilerinin ‘’bölgedeki bütün kaynakların kirletici etkisi ortaya konulmadan’’ anlaşılamayacağı, böyle bir bilimsel çalışmanın ‘’iyimser’’ tahminle ancak 3-5 senede yapılabileceği, bu süre içinde yatırımların bekletilmesinin de ‘’sosyal ve ekonomik’’ maliyetleri olacağı belirtilmişti.

EGEÇEP, bilirkişi raporunun kamu yararı gözetmediği ve bilimsellikten uzak olduğuna dair bir itirazda bulunarak yeni bilirkişi görevlendirilmesini talep etti. 16 Eylül 2015’te EGEÇEP’in yürütmeyi durdurma talebini reddeden mahkeme henüz yeni bilirkişi talebine dair bir karar vermedi.

Avukat Hande Atay, bugünkü duruşmada bilirkişi raporuna dair eleştirilerini ve bilirkişinin değiştirilmesi taleplerini yinelediklerini belirtti. Atay, ‘‘Eğer ortada bilirkişi raporunda belirtildiği gibi bir bilimsel veri eksikliği veya belirsizlik varsa, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki Cartagena Biyogüvenlik Protokolü’ne göre ihtiyat ilkesi uygulanmalı ve proje hayata geçirilmemeli’’ diye konuştu.

Avukat Arif Ali Cangı da, termik santralin bağlantılı olduğu STAR Rafinerisi’nin temel atma törenine Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın katıldığını anımsatarak yatırımın ülke yararına olduğu algısının yaratıldığını ve bunun merkezden yerele tüm idareler üzerinde bir baskı kurduğunu belirtti. Cangı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin termik santral sahasını ‘Özel Proje Alanı’ ilan eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kararına karşı açtığı ve leyhte ilerleyen davayı ‘yatırıma engel olmama’ gerekçesiyle geri çekmesini de eleştirdi.

Orman Kanunu’na da aykırı, Kıyı Kanunu’na da…

Bugün EGEÇEP’in mahkemeye sunduğu ek dilekçede termik santralin ÇED raporundaki hukuk ihlallerine değinildi. Dilekçede dikkat çekilen hukuka aykırılıklardan bazıları şöyle:

  • ÇED raporuna göre santral alanının tamamı orman sayılan arazi (Arap Çiftliği Devlet Ormanı) içinde yer alıyor, ayrıca endüstriyel atık depolama sahası da orman arazisi statüsünde. Bu, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü İzin ve İrtifak Dairesi Genel Müdürlüğü’nün ‘orman sayılan alanlarda ithal kömüre dayalı termik santral kurulamayacağına dair’ 11.06.2013 tarihli genelgesine aykırı.
  • Kıyıda ve sahil şeridinde planlama-uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesini zorunlu kılan Kıyı Kanunu’na aykırı olarak ÇED raporunda kıyı kenar çizgisini içeren bir imar planı bulunmuyor.
  • ÇED raporunda projenin atık depolama tesisi, ‘2. sınıf düzenli atık depolama tesisi’ kategorisinde değerlendiriliyor. Ancak ‘Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik’e göre, 2. sınıf tesislerde sadece belediye atıkları ve tehlikesiz atıklar depolanabilir. Termik santrallerdeki kömürün yakılması sonucunda oluşan kül ve cüruf ile desülfirizasyon sonucu oluşan alçıtaşının ‘tehlikeli atık’ olarak değerlendirilmesi gerektiği, Çanakkale İdare Mahkemesi’nin Ağustos 2014’te Cenal Elektrik tarafından yapılması planlanan termik santral projesini iptal kararında da saptanmıştı.

İkinci santral de yolda

Socar, aynı alana yapmaya planladığı bir diğer termik santral için hazırlattığı ÇED raporunu Eylül 2013’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunmuştu. ‘Socar Power Termik Santrali-2 ve Kıyı Yapısı Kapasite Artışı Entegre’ projesi, dava açılan ilk ÇED’i kapsayan alana yapılacak 660 MWe gücünde yeni bir santral içeriyor. Eğer bu iki proje hayata geçirilirse, Karaağaç Koyu’nda toplamda 1332 MW gücünde yanyana iki santral inşa edilmiş olacak.

Yazar Elif İnce